Gülünç Duruma Düşmemek İçin Ne Yapmalıyız?
GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞME KORKUSU
İnsan sosyal bir varlıktır. Dolayısıyla başkaları ile ilişki kurma ihtiyacı vardır. Yeri gelir bir iş toplantısı için kalabalık bir ortama girmek durumunda kalır, yeri gelir sınıf arkadaşlarının karşısına geçip sunum yapmak zorunda kalır. İşte tam bu noktada gülünç duruma düşme korkusu olan bireyler yukarıda bahsedilen ortamlarda hata yaparım, gülünç duruma düşerim, beni eleştirirler, benimle dalga geçerler gibi düşüncelere sahiplerdir. Bu düşüncelerden dolayı gerçekleştirmek istedikleri davranışlarını gerçekleştiremezler.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta gülünç duruma düşerim diye düşünen kişilerin çekingen, utangaç bir yapıya mı sahip, yoksa sosyal fobileri mi var sorusudur. Zaman zaman topluluk karşısında konuşmaya çekinebiliriz. İstediğim gibi konuşamazsam da rezil olursam, ya komik duruma düşersem gibi tedirginlikler yaşayabiliriz. Bu bizi harekete geçirir ve motivasyonumuzu arttırarak daha çok çalışmamıza neden olabilir. Ancak sosyal fobi diyebilmemiz için kişide korkunun yanı sıra kaçınma davranışı da görülmektedir. Örneğin; öğretmen tahtaya bir soru yazmıştır. Öğrenci tahtaya çıkıp bunu çözebilecekken komik duruma düşerim, ya bana gülerlerse gibi düşüncelerinden dolayı tahtaya kalkma davranışından kaçınmıştır.
Sosyal fobisi olan bireylerde komik duruma düşme ve rezil olma korkuları, kaygıları çok baskındır. Komik duruma düşerim diye düşünen bireyler sosyal ortamlarında olumsuz değerlendirilip çevresi tarafından aşağılanacağı konusunda aşırı bir korku duyarlar. Bu korkunun bireylerde neden olduğu bazı fiziksel belirtiler vardır. Bunlar; ellerde titreme, yüz kızarması, ses kısılması ve titremesi, kaslarda kalpte hızlı çarpıntı, göğüste sıkışma, sıcak ve soğuk basmaları ve mide ağrılarıdır.
Gülünç duruma düşme korkusu olan bireyler kendilerini sosyal ortamlarında son derece güvensiz hissederler. İnsanlar arasındayken nasıl oturup kalktığı, baktığı ile ilgili kendi beden dillerini sürekli kontrol ederler. Yani kendilerini sürekli dışarıdan izlerler ki diğerlerinin gözünde gülünç duruma düşmesinler. Kendi davranışlarından utandıkları gibi aynı zamanda korktuklarının belli olmasından da (fiziksel belirtilerin fark edilmesinden) utangaçlık duyarlar.
Sosyal fobi, genellikle ergenlik döneminde başlar. Kalabalık ortamlardan daha çok, küçük gruplardaki insanlar tarafından incelenme korkusu çevresinde gelişir. Kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür. Komik duruma düşme korkusu belirtilerinden biri olan sosyal fobinin oluşmasında genetik, ebeveyn yetiştirme tarzı (aşırı korumacı, kontrolcü, aşırı eleştiren ebeveynler), kişilik özellikleri, insanlar ile yaşanan olaylar (örneğin, sınıfta tahtaya çıkıp soru çözerken bir hata yapan öğrenciye arkadaşlarının gülmesi, dalga geçmesi, alay etmesi) ve travmalar etkilidir.
Büyükler tarafından ayıplanmak, utandırılmak, eleştirilmek sosyal fobinin oluşmasına neden olan travmatik yaşantılardandır. Çocukluk ve ergenlik dönemi boyunca yeterince iletişime geçilmeyen çocuklarda özgüven düştüğünden dolayı sosyal fobi gelişme ihtimali yükselir. Diğer çocuklar tarafından dışlanan, küçük düşürülen, sürekli komik bir duruma düşürülen, fiziksel ve duygusal tacize maruz kalan kişilerde de sosyal fobi ortaya çıkma olasılığı yüksektir.
Sosyal fobinin en belirgin özellikleri olan olumsuz değerlendirilme, gülünç duruma düşme korkusu yardım alma davranışını engelleyen faktörlerdir. Bir başka engelleyici faktör, sosyal fobisi olan kişiler genellikle yardımı başka birimlerde aramaktadır. Bunun nedeni ise sosyal fobinin bireyde ortaya çıkardığı fiziksel belirtilerdir. Bu durum kişilerin psikolojik yardıma ulaşamama ya da olması gerekenden geç ulaşma sorununu doğurmaktadır.
Gülünç Duruma Düşme Korkusu Tedavisi
Bilimsel araştırmalara bakıldığında, özellikle bilişsel davranışçı terapinin gülünç duruma düşme korkusu, sosyal fobi yaşayan bireyler üzerinde oldukça etkili olduğu görülmüştür. Bilişsel terapide danışanda ortaya çıkan kaygı ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygıya neden olan durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamaları vardır. Davranışsal terapide ise sosyal beceri eğitimi, model olma, rol oynama, gevşeme eğitimi gibi her danışanda farklı uygulanabilecek yöntemler vardır. Ayrıca aile ve grup terapisi uygulamak da mümkündür.
EMDR kullanılarak gülünç duruma düşme korkusuna neden olan geçmiş olumsuz deneyimler tespit edilir. EMDR çalışması danışanda ilerledikçe sosyal ortamlarda bireye hâkim olan kaygı, korku ve utanma gibi duygular yavaş yavaş azalır.
Sosyal fobi tedavisinde antidepresan ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlar, fluoksetin, fluvoksamin, sertralin, paroksetin, sitalopram, essitalopramdır. Ancak bu ilaçlar mutlaka doktor, psikiyatrist kontrolünde başlanmalı ve bırakılmalıdır. Çevrenizdeki herhangi birinin önerisi ile asla ilaç kullanmayınız.
Danışanın durumuna göre bazen terapi, bazen ise ilaç tedavisi uygulanır. Ancak her ikisi beraber uygulanırsa başarı oranının daha yüksek olabilir. Tedavinin türü danışana göre değişiklik göstermektedir.